Z Kuşağına Pazarlama Yapmak
Kuşak çatışmaları, farklı dinamikler, sosyolojik ve kültürel çıkarımlar bir yana; dijital pazarlama alanında özellikle bazı sektörlerde dirsek çürütenlerin şimdilerde ufaktan, çok yakın bir gelecekte ise ciddi ciddi kafa yoracağı bir hadise: Z kuşağına pazarlama yapmak.
Z Kuşağı Deyip Geçme
Z kuşağı, 1997 sonrası doğanlar da dâhil, en yaşlıları şu sıralarda üniversiteyi bitirmekte ve işgücüne katılmaya hazırlanmakta olan bir jenerasyon. TÜİK’in 2019’da yayınladığı “Demographics Data” baz alınarak Türkiye özelinde söyleyecek olursak toplam nüfusun %23’ünün Z kuşağı olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Dolayısıyla hem bugünün hem de önümüzdeki en az 10 yılın en güçlü tüketicileri Z kuşağına mensup bireyler.
Dijital Yerliler
Tamamen internet çağında doğmuş ilk nesil olan Z kuşağı, çok fazla sosyal medya hesabına sahip olmakla birlikte diğer jenerasyonlara kıyasla sosyal medyada daha fazla vakit geçirdiği bilinen bir grup. Türkiye’deki Z kuşağı ‘üyelerinin’ yarısı, her gün sosyal medya ve online videolarla etkileşim sağlamak için önemli bir zaman harcamakta. Bütün bu genel geçer bilgilerin ötesinde, elimizde çok somut ve kritik de bir rakam var: Z kuşağı, Y kuşağına kıyasla daha kısa süreli bir dikkate sahip ve onların dikkatini çekmek için gereken süre 8 saniye. Evet, sadece sekiz!
(Bu rakam, Y kuşağının üçte ikisi oranda)
Z Kuşağı ve Dijital Pazarlama
Dolayısıyla dijital pazarlamada Z kuşağı için önemli adımlar atmak isteyen bir markaya sahipseniz, her şeyden daha fazla önem vermeniz gereken birkaç satırbaşı var:
· “Yeniyse, at sepete!”
Z kuşağı için, yeni bir şeyi tecrübe etmek önemli bir güdü. Bir başka deyişle, deneyim satın almayı seviyorlar. Büyük markaların global çapta başarıya ulaşmış bir ‘uyarlamalarını’ değil de yeni çıkan lokal bir markanın başarılı pazarlanmış ‘yeni’ ürününü tercih etmeye yatkınlar.
· “Marka mı, o da ne?”
Bir düşünün: Z kuşağı dediğimiz jenerasyon, tüketici kimliğini daha yeni eline alıyor. Yani sıfırdan adımlar atmaya hazırlanıyor. Dolayısıyla bilinen markaların, yıllanmış adreslerin hükmü öyle aman aman değil. Yeni bir marka kendisini Z kuşağı ile aynı gidişatta konumlandırabilirse; yolu epey uzun demektir.
· “Bana bir hikâye ver!”
Onlara, anlatacakları bir hikâye sunmak gerekiyor. Çünkü markaların ne söylediklerini önemsemiyorlar. Ne yaptıklarını önemsiyorlar. Dolayısıyla, bir marka ile kendilerini özdeşleştirebilmeleri için onlarla, onların istediği yöntemlerle iletişim kurmanız ve onlara bir marka hikâyesi sunmanız gerekiyor. Tabii, yaptığınız girişimlerin de bu hikâyenizle örtüşmesi olmazsa olmaz.
Bütün bu donelerden hareketle yeni bir markanın, Z kuşağına ‘doğru’ hikâyeyi anlatması durumunda çok şanslı olacağını öngörebiliriz. Yeter ki yaptıklarıyla söyledikleri çelişmesin…
[Z kuşağı hakkında ‘Think With Google’ ekibi harika bir rapor çıkarmış. İncelemenizi tavsiye ederim.]
